Annesi Fatıma Hatun ile babası Ebû Talib, Hz. Ali’nin Peşinde!
Annesi Fatıma Hatun ile babası Ebû Talib, Hz. Ali’nin Peşinde!
Hz. Ali (r.a.) Hz.Muhammed (s.a.v)i bir gölge gibi takip eder yalnız bırakmaz
Hz. Ali (r.a.) bu hali, anne ve babasının endişe ve kaygıya sebep oldu. Her şeyden önce anne Fatıma Hatun, fazlasıyla korkuya kapıldı. Kocasına, “Dikkat et, oğlun Muhammed’le çok dolaşıyormuş; sakın ona bir şeyler olmasın!” dedi.Annesi Fatıma Hatun ile babası Ebû Talib, Hz. Ali’nin Peşinde çocuklarının durumunu öğrenmek istiyordular.
Ebû Talib, anlayışlı ve düşüneren karar veren bir insandı. Durumu bizzat Peygamber Efendimizden öğrenmek istedi. Bunun için bir gün Hz.Muhammed (s.a.v) ve Hz. Ali’nin arkalarından takip etti. Onları Mekke’nin bir vadisinde namaz kılarken buldu. “Hz.Muhammed (s.a.v)e Ey kardeşimin oğlu!” dedi. “Bu din, ne dindir?”
Peygamber Efendimiz, “Ey amca! Bu din, Allah’ın dinidir. Meleklerin, peygamberlerin ve ceddimiz İbrahim’in dinidir. Allah, beni onunla bütün kullarına gönderdi” dedi; sonra da, “Ey amca! İslam Dinine davet edeceklerimin ve bu İslam Dinine inananların başında sen varsın ve sen buna herkesten daha layıksın! Putlara tapmaktan vazgeç ve bir Allah’a iman et” diye teklifte bulundu.
Bir an düşünmeye dalan Ebu Talib bu durumunda, “Ben, çok uzun bir zamandan beri var olan bu dinimden ayrılamam! Fakat sen üzerinde bulunduğun dinde devam et! Allah’a yemin ederim ki ben sağ kaldıkça, yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar kimse sana el uzatamaz, hoşlanmadığın bir şeyi sana eriştiremez!” diye konuştu; sonra da oğlu Ali’ye döndü ve “oğlum! Senin üzerinde bulunduğun bu din nedir?” diye sordu.
Hz. Ali, “Babacığım!” dedi. “Ben, Allah’a ve O’nun Resûlüne iman ettim, onun Allah’tan getirdiklerini de tasdik ettim. Ona uydum ve onunla birlikte namaz kıldım!”
Bunun üzerine Ebu Talib, “Ey oğlum! Amcan oğlunun dinine sana da isteyerek girmek yakışır. O, seni ancak hayra davet eder. Ona itaat et!”diyerek hem Resul-i Ekrem Efendimizi, hem de Hz. Ali’yi sevindirdi; sonra da oradan ayrıldı.
Eve dönen Ebu Talib’e, Fatıma Hatun, sıkıntı ve merakla, “Nerede oğlun? Hizmetçim, Ciyad mevkiinde onu Muhammed’le birlikte namaz kılarken görmüş. Oğlunun dinini değiştirmesini uygun görüyor musun?” diye sordu.
Ebû Talib, “Sus! Vallahi, amcası oğluna arka çıkmak ve yardımcı olmak, elbette herkesten çok Ali düşer!” diyerek endişelenme ne gerek yok dedi; sonra da, “Eğer nefsim, Abdülmuttalib’in dinini bırakmak hususunda bana itaat etmiş olsaydı, ben de Muhammed’e tabi olurdum dedi.