Hz. Ömer’in hayatı ve adaleti
Hz. Ömer’in hayatı ve adaleti
Hz Ebu Bekir’den sonra Müslümanların en büyüğü ve Peygamberimizden sonra ikinci halifesi Hz. Ömer oldu. Hz. Ömer Peygamberimiz tarafından Cennetle müjdelenenlerin arasından on kişiden biridir. Hz. Ömer’in hayatı ve adaleti ile Peygamberimize en yakın ,ve İslam dini için elinden gelenin en iyisini yapmıştır.
Hicret edilmesinden kırk sene önce yani 582 senesinde Mekke’de doğmuştur. Hz Ömerin soyu ile Hz Muhammed’in soyunun birleştiği 9’ncu büyük dedesi olan Ka’b’da soyları birleşir.
Hz Ömerin Babası olan Hattab Khattab ibn Nufayl Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden olan biriydi, annesi Hanteme bint-i Hişam’b Peygamberimize en çok işkence veren Ebu Cehil’in kız kardeşi idi. Künyesi Ebu Hafs’dır. Hz. Ömer Kureyş kabilesinin ileri gelenlerindendi ve söz sahibiydi, yakınları tarafından yapılan tüm baskılara rağmen hiç inançlarından zerre taviz vermedi.
Hz. Peygamberimiz’ in ve Müslümanların kararlı duruşlarından ve hiç İslam dininden taviz vermemelerinden Hz. Ömer bu durumdan etkilendi ve İslam dinini kabul eden ilk sahabelerin arasında oldu. Müslüman olur olmaz Yani İslam dinini seçtikten sonra açıkça ilk ilan eden o idi. Hz. Ömer (r.a) Peygamberimiz (s.a.v)’in sürekli yanında ve İslam dininin yayılmasında mücadele verenlerin arasında yer aldı.
Hz. Ömer (r.a) güçlü kişiliği ve saygınlığıyla Ve kararlılığıyla ve adaletiyle, İslam Dininin ve ahlakının en önde gelen savunucularından ve koruyucularından oldu. Hz. Ömer (r.a) sahip olduğu tüm olanaklarını İslam dini adına mücadele vererek İslamiyet in dünyaya yayılması için harcadı. Hz. Ebu Bekir (r.a) vefat ettikten sonra Hz. Ömer (r.a ) Halife seçildi. Ve adaletli bir şekilde Müslümanları yönetimiyle kendisinden sonra gelen Halife olanlara güzel bir örnek olmuştur.
Onun İslam dini için Müslümanlar için halifelik yaparken yani halifelik zamanında İslam toplumunda İslam’a göre tam anlamıyla adaleti hakim olmuştur. Her zaman emrinde olan veya olmayan Müslümanlara ve Müslüman olmayanlara karşı büyük bir sorumluluk ve adaletli, ve adaletinden hiç taviz vermeden hareket etmiştir ve adaleti sağlamıştır. Tarihi kaynaklara göre bu konuda, “Fırat kıyısında bir deve yok olsa, bu devenin yok oluşundan kendimi sorumlu tutarım” sözü meşhurdur.