Hz. Ömer (ra)’in Adaleti Gerçek Adaletini Gör

Hz. Ömer (ra)’in Adaleti Gerçek Adaletini Gör


Bir Cuma günü Hz. Ömer (ra) tayin ettiği vali, Cuma hutbesinde Hz. Ömer(ra)’i o kadar çok över ki, Sahabelerden biri dayanamaz, yerinden ayağa kalkar, ve valinin hutbesine müdahale ederek, Valiyi susturmaya çalışır.

Cuma Namazı Kılındıktan sonra bu durum Hz.Ömer’e iletilir.

Hz. Ömer’in emriyle valiye karşı gelen Sahabe yakalanıp bir suçlu gibi Hz. Ömer’in huzuruna götürülür.

Sahabe Hz. Ömer’in huzuruna girince Hz. Ömer’e selam verir, Hz. Ömer (ra), çok kızgın olduğundan verilen selamı almaz ve mukabelede bulunmaz Sahabeyi azarlar. Hz. Ömer (ra)’in Adaletini Gerçek Adaleti Gör.

Bunun üzerine sahabe şöyle der:

– Ya Ömer! Ben bir suç işlediğimi söylüyorlar, ama sen benim karşımda bana karşı iki suç işledin, bunu duyan Hz. Ömer (ra) kızgınlığı birden geçer.

Hz. Ömer (ra):

– Nedir benim o iki suçum diye sorar;

Sahabe:

1- Allah Tealanın ın selamını verdim sen çok kızgın olduğundan selamıma mukabelede bulunmadığın gibi Vacibi de terk ettin.

2- Bir Suçluyu kendini savunmasına izin vermedin o suçluyu dinlemeden tek taraflı olarak hüküm verdin.

Hz. Ömer (ra) hatasını anlayınca Sahabeden olayı anlatmasını ister.

Sahabe:

– Bu tayin ettiğin vali, hutbede seni öyle çok övdi ki, bu hutbede söylediği senin hakkındaki sözler, Hutbeyi dinleyen cemaatin üzerinde sanki o kadar çok fazilet yönünden senin Hz. Ebubekir’den daha üstün ve adaletli olduğunun izlenimini bıraktı, bende bu yapılan yanlışı ve düşünceyi Cemaat’in zihinlerden silmek için tayın ettiğin bu valiye müdahale ettim, Çünkü sen fazilet yönünden Hz. Ebubekir’in yarısı kadarsın ancak dedi.

Hz. Ömer (ra) Sahabeye diye sordu.

Sahabe:

– Hz. Muhammed (sav) Orduya yardım ediniz dedi! Sen servetinin sadece yarısını getirmiştin, Hz. Ebubekir ise servetinin tamamını getirmişti orada bulunan Ashabın gözlerini yaşartmıştı dedi.

Hz. Ömer (ra), o Sahabeden özür diledi ve kendisine dua etmesini istedi ve Sahabeyi serbest bıraktı. Hutbede konuşan valiyi ise hemen görevden aldı.